TÜRKİYE PROBİYOTİK REHBERİ



Uzm.Dr. Nüget İlgün
Toprak Besin Ağı, Toprak Mikrobiyotası Nasıl Çalışır?
27.09.2021
4211 Okunma

Toprak ile ilgilenmek, onun bize verdiklerini atalarımızın yaptığı şekilde öğrenmek merakı ile hekimlik mesleğimden emekli oldum. Buradaki hikayem aslında elime geçen bir siyez tanesi ile başladı. Doğanın nasıl çalıştığını, bitkilerin besinleri nasıl değiş tokuş ettiğini, aynı zamanda doğanın hiçbir kimyasal ve zehir kullanmadan bitkileri ve ağaçları nasıl büyüttüğünü, sulama, budama, gübreleme yapmadan orman ekosistemlerin nasıl çalıştığını merak ettim. Bu yol beni toprak mikrobiyotası eğitimine götürdü ve Dr. Elaine İngham’dan Soil Food Web eğitimi aldım. Öğrendiklerim beni adeta büyüledi.

Toprak besin ağının temelinde fotosentez dediğimiz muhteşem dönüşüm fabrikası yatar. Yeşil bitkiler güneşin varlığında karbondioksiti alır; karbonu eksudat olarak toprağa, oksijeni dışarı verir. Bu sırada bitkiler karbonun yanına azot, sülfür, hidrojen, oksijeni alarak istediği bitki besin maddelerini temin etmek için çeşit çeşit karbonlu bileşikler üretir. Siz un, yağ, şeker, kakao ve yumurta kullanarak nasıl çeşitli kekler, pastalar üretebiliyorsanız bitki de ihtiyacı olan bitki besin maddesini getirecek olan bakteri ve mantarlar için eksudatları üretir. Buradaki kahramanlar oksijen seviyesi 6 ppm üzerinde çalışan aerobik bakteriler, ekto -endo mikoriza mantarlar, nematodlar, protozoalar, flageller, siliatlar, mikro-makro artropotlar, solucanlar, sürüngenler, kuşlar ve aklınıza gelen insan dışındaki canlılardır. Bu yaşam alanına toprak besin ağı, toprak mikrobiyotası denir. Bitkiler, bakteriler ve mantarlar kendi besin maddelerini üretemez bu yaşamda hayatta kalabilmek için birbirlerine ihtiyaç duyar. Aralarında simbiyotik bir yaşam ve inanılmaz bir birlik vardır. Aerobik tür bakteriler, yararlı mantarlar küçük kurtçuklar oluşturdukları bu birliktelikte anaerobik dediğimiz oksijen seviyesi 6 ppm in altında çalışan bakterileri yanlarına sokmazlar, onları öldürmezler de. Zarar vermelerine toprağı anaerobik ortama götürmelerine izin de vermezler. Bu düzen insan eli ile yapılan yanlışlara kadar devam eder. Toprağın pulluk ile sürülmesi, üzerinde ağır tonajlı araçların gezmesi, kullanılan kimyasallar, zararlılar ile mücadelede kullanılan sonu sit ile biten ilaçlar maalesef kendi halinde bir düzen içinde çalışan bu sisteme zarar verir. İşte o zaman anaerobik ortam canlılarına gün doğar, çoğalmaya ve ortamda baskın hale gelmeye başlar. Bu durumda ortamdaki oksijen azalır amonyak, hidrojen sülfür ve alkol anaerobik fermentasyon ürünleri ortaya çıkar. Bunlar bitki beslenmesini bozarak bitkinin immun sisteminin bozulmasına ve hastalıklara açık hale gelmesine neden olur. Toprak besin ağı aynı bizim vücumuz gibi denge içinde ve miliekivalan gibi çok çok küçük miktarlarda çalışır. Bitkilerin kilolarca K, Mg, Mo, Na, Ca, P, N ihtiyacı yoktur. Bitki ürettiği eksudatlar ile neye ihtiyacı varsa bakteri ve mantarların aracılığı ile onu temin eder. Bunun yanında protozoa gibi canlılar da bakteri ve mantarları yiyerek vücutlarına bakterilerden gelen azot ve karbonu alır. Fazla gelen azotu solubl, yani emilebilir halde, ortama dışkılarlar. Bu olay sonrası bitki serbest diffuzyon ile ortamdaki fazla azotu ortamı eşit hale getirinceye kadar vücuduna alır. İşte bitki beslenmesinin özündeki azot toprak besin ağındaki fabrika gibi çalışan bu sistemden böyle kullanılır. Böyle güzel ve dengeli çalışan sisteme sizin dışardan azot vermenize gerek kalır mı? Tabii ki hayır. Ekosistemler aslında onlara farklı bir  göz ile baktığımızda bize ne çok şey anlatıyor.

Tıp fakültesinde ilk öğrendiğimiz Latince sözcük ’’Primum non nocere“ “Önce zarar verme’’dir. Sadece beşeride değil toprağa gönül vermiş bir doktor olarak doğa da bu sözü fazlası ile haketmiyor mu sizce? Dünyanın en kutsal mesleğini yaparken bir yandan diğer kutsal varlık olan doğa ananın beni yönlendirmesini izlemek ve sentez gücümü toprak anayla birleştirmek bana büyük keyif veriyor. Bu anlamda insan mikrobiyotası ve toprak mikrobiyotasının ayrılamaz bir bütün olduğunu söylerken hepimizin sadık yari olan kara topraktan gelen şifa ile sağlıcakla kalın diyorum.

 

 

 


Yazar


Prof. Dr. Meltem Yalınay

Editörler


Prof. Dr. Meltem Yalınay
Ecz. Selman Alimoğlu

Koordinatör


Ecz. Ahsen Sümeyra Bilgin

Makaleler
Ecz. Selman Alimoğlu
Fermente İçecek: Boza
25.08.2022 8809 Okunma
Ecz. Selman Alimoğlu
Doğumla Beraber Bebeklerde Mikrobiyota Oluşumu
26.05.2022 3215 Okunma
Prof. Dr. Meltem Yalınay
Toprak ve Bağırsak Mikrobiyomu Arasındaki Bağlantı
11.05.2022 2941 Okunma
Prof. Dr. Meltem Yalınay
Oruç Tutmak Bağırsaklarımızı Nasıl Etkiler?
7.04.2022 2561 Okunma
Prof. Dr. Meltem Yalınay
Bağırsak Sağlığınızı Desteklemenin 10 Yolu
22.03.2022 4296 Okunma
Prof. Dr. Funda Doğruman Al
Bağırsağımız ve Kişiliğimiz
3.03.2022 3967 Okunma
Prof. Dr. Meltem Yalınay
Anne Çocuk İlişkisinde Probiyotikler
28.02.2022 2839 Okunma
Prof. Dr. Funda Doğruman Al
Bağırsağımızdaki Eski Dostlar
18.02.2022 1150 Okunma
Prof. Dr. Meltem Yalınay
Covid-19 ve Sağlıklı Bağırsak
7.01.2022 1397 Okunma
Uzm.Dr. Nüget İlgün
Toprak Besin Ağı, Toprak Mikrobiyotası Nasıl Çalışır?
27.09.2021 4211 Okunma
Prof. Dr. Meltem Yalınay
Probiyotik-Prebiyotikler Mikrobiyotayı Nasıl Etkiliyor?
7.09.2021 4309 Okunma
Prof. Dr. Meltem Yalınay
Sağlıklı Bağırsak İle Sağlıklı Yaşam
16.08.2021 3606 Okunma




*Bu kılavuzdaki bilgiler herhangi bir hastalığı teşhis etmek, tedavi etmek veya önlemek için tasarlanmamıştır. Bu sitede yer alan ürünler, hizmetler, bilgiler ve bu sitede doğrudan veya üçüncü taraf web sitelerine bağlantı vererek sağlanabilecek bilgiler de dahil olmak üzere bu sitede sağlanan diğer içerikler yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Lütfen tıbbi veya sağlıkla ilgili sorularınız için doktora veya bir sağlık uzmanına danışın.

Sürüm: 0.1.7983.24605 Tarih: 9.11.2021 13:40:10

© 2024 - Probiyotik projesi